ETİK!

ETİK!


1957 yılında Fenerbahçe ikinci başkanı Müslüm Bağcılar, Metin Oktay ile bir gazinoda buluşur. Metin’in önüne bir çek uzatır, “rakamı sen yaz Metin” der “yeter ki Fenerbahçe forması giy”.  Paraya her zaman tok olan Metin’in, FB yöneticisine verdiği cevap tarihe ve tüm GS taraftarlarının kalbine kazınmıştır:
 
“Bizi sevenleri üzmeyelim baba, bizi sevenlere ihanet etmeyelim”
 
Yıllar sonra Uğur Dündar’a verdiği demeçte, 10 Mayıs 1959’ta Fenerbahçe’ye attığı ve ağları delen gol için “Bu golün değeri Fenerbahçe’nin büyüklüğünden gelir, başka takıma olsaydı bu kadar reaksiyon görmezdi” diyerek tarihte tek olan bir olay karşısındaki mütevazı duruşunu göstermiştir.
 
Bugün 2017 yılındayız, yani bu olayların üzerinden tam 60 yıl geçmiş. Peki, Galatasaray bu duruşunu ne ölçüde devam ettirebilmiş? İşte bu soruyu incelememiz ve cevap bulmamız lazım. 
 
Son bir haftadır ülkemizde bir etik tartışmasıdır gidiyor. Genel olarak Galatasaray’ın Karabükspor’dan, tazminatını ödeyerek hoca olarak aldığı Igor Tudor alışverişinin etik olup olmadığını tartışıyor Türkiye ve hala bir sonuca varamadılar.
 
Futbola endüstriyel yönden bakanlar bunda bir sıkıntı olmadığını, sözleşmeye konulan 150,000 Euro’luk maddenin zaten Karabükspor tarafından bilerek, başarısızlık halinde Tudor’u kolay kovabilmek için konulduğunu, şimdi hoca başarılı olup reyting yaptığında keserin sapının kendilerine döndüğünü düşünüyor, bu transferde herhangi bir beis görmüyorlar. Hatta bunu savunurken, ülkemizde etik ne var ki, bu konuda etik bekliyoruz gibi garip bir düşünce içine de giriyorlar.
Bu argümanın anti tezini savunanlar ise kanuni olarak kontratı izin verse de sezon ortasında bu tazminat maddesini çalıştırmanın pek de etik olmadığını düşünüyorlar ve bunun Galatasaray’a yakışmadığını savunuyorlar.
 
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, etik kelimesi sadece bu olay özelinde değil genel olarak bizde yanlış kullanılmaktadır.
Etik kelimesini ahlak ile aynı anlamda kullanıyorlar,bu konuda yorum yapanlar. Etik dediğimiz kavram bir davranışlar bütünüdür ve teoriktir. Yunanca’da “karakter” anlamına gelen “ethos” kelimesinden türemiştir. Yani yıllardan beri gelen davranışlar bütünüdür. İlgili topluluğun ya da kurumun geleneği olmuş, genetik kodlamasına yazılmış nesilden nesile geçmiş değerlerin, karşılaşılan olaylar karşısında tedavüle konulmasıdır.
Ahlak ise daha pratiktir ve göreceli olarak kervan yolda düzülür misali günlük yaşamdan feyz alarak oluşur. İnsanın sosyal yaşam ile olan ilişkilerinin akışını sağlar.
Galatasaray’ın yaptığı olay hukuka uygundur, ahlaksız da değildir ama Galatasaray Etiği’ne uygun mudur, toplumsal sözleşmeye göre meşru mudur işte bunu tartışmak lazım. Yazının başında verdiğimiz örnekler temelleri II.Beyazıt’a dayanan bir camianın, çok değil bundan 60 sene önce gösterdiği davranışlardır. 
Galatasaray’ı Dolmabahçe’de direkler arasından çıkarıp bugün uluslar arası bir marka haline getiren bu insanların tırnakları ile kazıyarak oluşturdukları GS Etiği’dir. Kimdir bu insanlar? Ali Sami Yen, Metin Oktay, Turgay Şeren, Gündüz Kılıç, Metin Kurt, Cüneyt Tanman vs…
 
Şimdi Lise’den gelen ve bu kulübü yönetmeye talip ( yönettiği şüpheli) insanların kameralar karşısına çıkıp GS Etiği’nden bahsedip millete akıl öğretmeye çalışması alenen aklımızla dalga geçilmeye çalışılmasıdır.
 
Merhum İslam Çupi’nin Fenerbahçe büyüklüğünün şampiyonluk ve kupa ile ölçülemeyeceğini anlattığı tarihi sözü aslında büyük takımlarımızın tamamı için geçerlidir.  Galatasaray’ı yönetenlerin bilmesi gereken ilk husus, bu takımın 14 sene şampiyon olamadığı dönemde bile bu kadar köklerinden koparılarak pragmatizm ile yönetilmediği gerçeğidir. 
 
İkinci husus ise 14 sene sonra gelen şampiyonluk akabinde Ali Sami Yen Stadı’nda açılan “Yetmez bize bir kupa, şimdi hedef Avrupa” pankartıdır. Ülke futbolunun Avrupa’da esamesinin okunmadığı yıllarda, 14 sene sonra gelen şampiyonluğun akabinde zafer sarhoşluğuna kapılmadan, vizyoner bir şekilde hedefi Avrupa koyanların kulübüdür Galatasaray.  Kurucusu Ali Sami Bey’in dediği gibi, hedefi Türk olmayan takımları yenmek olan bir kulüptür Galatasaray.
Bütün bu verilerden sonra Karabük’ten hoca almak için bin takla atan, binbir yalan söyleyen vizyonu tartışılır insanların yönettiği bir kulübü ve içine düştüğü vehameti görmek, eminim GS etiğini oluşturan tüm bu isimlerin kemiğini daha da çok sızlatıyordur. 
Alt yapı hocasını gönderdiniz, gerekirse başka bir altyapı hocası ile sezon sonuna kadar çalışırdınız ama bütün bunlar yaşanmazdı. Diş ve tırnakla oluşturulan GS Etiği, 3. Sınıf insanların bile ağzına sakız olmazdı.  Onurunla mücadele ederdin ama tarih de seni başka açıdan yazardı.
Şimdi milletin hocasını ayarttın ve senin “aslan” gibi bir hocan var ama şampiyonluk bile gelse hangi sağduyulu taraftarın içine sindi bu yapılanlar. 
Artık deniz bitti, kara göründü!
 
Yazıyı başladığımız gibi ama tersten okuyarak bitirelim:
“Sizi sevenleri üzdünüz maalesef, hem de çok”
Herkese sıhhat, huzur, akıl ve spor dolu bir hafta diliyorum.
 


geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar