GÖRDÜĞÜM LÜZUM ÜZERİNE!

GÖRDÜĞÜM LÜZUM ÜZERİNE!


 
Cumartesi akşam hakem son düdüğü çaldığında FB ile lider arasındaki fark 9 olmuştu. Yaklaşık 3 hafta önce Kocaman’ın ‘suni’ diye tabir ettiği farktan sadece 1 fazlaydı. Liderin Başakşehir, BJK ve FB deplasmanları hala bakiydi ve üstelik lider GS kendi sahasında da bu tip zorluk derecesi yüksek maçları kazanamıyordu.
 
1997-98 sezonunda GS’nin ve 2010-2011 sezonunda FB’nin ilk yarı biterken 9 puan geride olup şampiyon olabildikleri gerçeği hala hafızalardayken ümidi kesip istifa imasında bulunmak çok gerçekçi gelmiyor. Derinlere indiğinizde aslında problemin özü , Kocaman’ın Konya’da geçirdiği yüksek lisans döneminin şu haliyle hala FB’ye yetip yetmeyeceği sorunsalıdır.
 
İlk 3 yıllık dönemde Avrupa Ligi son dördüne kadar yükselen bir performansı yöneten Kocaman’ın, başarılı 2,5 sene geçirdiği Konyaspor döneminden sonra aynı ortamı bulamaması da sıkıntının sebeplerindendir. Bu durum Terim’in, Canaydın döneminde ‘Tüm GS’lilerin hayalindeki hoca’ sıfatı ile İtalya’dan döndüğü döneme benzemektedir. O da büyük umutlarla gelmiş ama bir önceki dönemin ortamını bulamadığı için ayrılmak durumunda kalmıştı.
 
Birincisi, Kocaman’ın elinde ilk döneminde çalıştığı oyuncu kalitesi yok. Her ne kadar kendisi sezon başında ligin en kaliteli kadrosu dese de, bu konuda Advocaat’ın ‘FB seviyesinde sadece 5-6 oyuncumuz var’ sözünün daha geçerli bir akçe olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bir hoca, hele de yerli ve camianın çocuğu ( ne demekse o ) ise eline verilen kadro için kötü sözler kullanmaz özellikle Türkiye’de ama transfer yapamayarak kadroyu buraya getiren yönetim bu gerçeği nasıl yorumlar ve ne ders çıkarır asıl sorunu çözecek olan onların bu duruma tepkisidir olacaktır.
 
Kadroyu buraya getiren yönetim derken işin finansal boyutunu onların yönettiği gerçeğini kastediyorum. Terraneo döneminde yapılan ütopik transferler ama başlarına getirilen çapı tartışılır bir hocanın yol açtığı sportif başarısızlığın ceremesidir aslında şu anda çekilen. Paran olduğunda kimsenin tasvip etmediği hocayı getirirsen, sonra kurtarsın diye camianın istediği hocayı getirdiğinde ise paran olmuyor, bu paradokstan çıkamıyorsun ve seni içten içe kemirmeye devam ediyor.
 
İkinci sıkıntı ise Kocaman’ın Pareira ekolünden evrilen edilgen futbol anlayışını Konyaspor’da çeşitlendirmek ve onu daha etkin bir futbola çevirmek yerine yine aynı futbolu rötuşlamak ve güncellemek yoluna gitmesidir.  Başkan her ne kadar, ben varken bu kapıdan bir daha giremez, demiş olsa da Kocaman’ın FB’de yarım kalan işini tamamlamak için geri döneceğini futbolla ilgisi olan herkes biliyordu. Bu şimdi olmazdı da belki yarın bir gün, 3 Temmuz sürecinde beraber savaştığı, Ali Koç yönetime geldiğinde olacaktı ama mutlaka olacaktı. Bu sebepten, Kocaman, FB’nin genlerinde olan hücum futbolunu Konyaspor’da staj edebilirdi ama yapmadı ya da yapamadı. Orada da pragmatik yapısını korudu ve kulübün kendi tarihi için önemli başarılar aldı. Peki ya kendisi gelişti mi?
 
Üçüncü sıkıntı ise artık taraftarın, çok demokratik bir tavırla, yönetime karşı tavır içinde olması idi. Burada GS ile benzeşen noktalar var yönetime tepki hususunda ama saha sonuçları GS’nin problemlerini şimdilik buzluğa kaldırdı. FB yönetiminin taraftara karşı bazen haklı bazen de çok sert tutum göstermesi Kadıköy’ü mabet olmaktan çıkarıp sıradan bir saha haline getirdi. Ortalama seyirci sayısı tek haneye düştü ve gelenler de kötü futbola karşı tahammülsüzleştiler. 
 
Kocaman’ın takımının en büyük sorunu işte bu oldu. Seyirciye ‘umut’ veremediler, eğer verebilselerdi FB seyircisi puan farkına rağmen desteğini kesmez ve ümidini yitirmezdi. Sahadaki edilgen futbolu görüp, yarıştaki rakiplerinin oyunundaki zenginlikleri de kendi takımlarında bir türlü göremeyince desteklerini çektiler. Bu durum da bir kesim taraftarın hayalindeki hocanın sükûtu hayal ile sonuçlanmasına sebep oldu.
 
Kocaman’ın daha önce muhtelif defa gördüğü lüzum üzerine istifa edip geri döndüğünü görmüş birisi olarak resmi açıklama olmadan buna inanmıyorum ama geri dönse bile bu anlayış ve oyuncu grubu ile başarının gelmesi zordur. Yitik umutlardan tekrar heyecan çıkarmak gerçekten çok büyük efor ister ve bu istek asıl FB yönetiminde yoktur.
 
2018 seçimleri ve güçlü bir rakip yönetimin ve başkanın tüm dengesini bozmuş durumda gözüküyor. Belli ki, o kongreye şampiyon olarak gireceğim sözünü tutmak için “yılana” sarılarak Kocaman’ı takımın başına getirmeyi göze alacak kadar denize düşmüş durumda olan Başkan, tüm konsantrasyonunu kongreye toplamış durumda ve takıma zaman ayıramıyor. Bu da yönetimin geç reaksiyon vermesine sebep oluyor.  Zaten 20 yıldır takımın başında olan ve “metal yorgunluğunun” kitabını yazacak hale gelen FB yönetiminin manevra kabiliyetini yitirip, hantallaşması da takımın içinde bulunduğu sıkıntının temelindeki hususlardan biridir.
 
Hoca nasıl gördüğü lüzum üzerine bir karar veriyorsa, yönetimin de o lüzumu görmesi gerekir…
 
Herkese sıhhat, akıl, spor ve huzur dolu bir hafta diliyorum…
 
 


geri
Bu gönderiyi paylaş:


Notice: Undefined variable: hidei in /home/u369421446/domains/seyhanrotary.org/public_html/article.php on line 272
Kategoriye ait diğer yazılar