HAFTANIN FİLMİ: ANNE (MOTHER)
Gerilim türü de olsa, çevre ve göçmen konularını el alan yanıyla politik, subliminal mesajları ile de bir o kadar ruhani yine sahipti “Anne (Mother)” adlı film.. O kadar ki hikayede Javier Bardem ilah, Jennifer Lawrence doğa ana, Ed Harris Adem, Michelle Pfeiffer Havva’yı temsil ederken, çocukları da adeta bir nevi Habil ve Kabil’di. Ünlü romancı Javier Bardem’in genç eşi Jennifer Lawrence ile yeni taşındıkları malikanelerine ziyarete gelen davetsiz misafirler sonrası gelişen olayları konu alan film gizemli temposu ile izleyeni sonuna kadar heyecanla içine alandı. Her şeyini kocasını mutlu etme adına seferber eden Lawrence aynı tepkiyi kocasında göremeyince, oldukça azalmış ama yine de hisleri itibarıyla tahammülden çok basirete daha yakın bir duruş sergilemişti. Halde değişimin zihinde değişime sebep olacağının farkında olan Lawrence bu yüzden eşine öfkelendiği her an ayakta ise oturmakta, yürümekte ise de durmayı tercih etmekteydi. Filmde beni asıl hayal kırıklıgına ugratan sanatзıyım diye geçinen Bardem’in kitabının satışı için kitleye olan aşırı düşkünlüğü idi. Asıl olan kitleye mal olmak değil kitleyi dönüştüren olmaktı. Kitle özgürleşmeyip, kendi tipini yaratmakta, bireyi koruma amacı gitse de, farketmeden bir şekilde yok edendi. Ьstelik sьreзte zamanla aynılaştırma başlamakta, kendini gerçekleştirme de nerdeyse imkansız bir hal almaktaydı. Bardem’in anlayamadığı birazda bunlardı, yazamadığı zaman kendini değişime zorlaması oldukça ciddi hataydı, oysa elmayı elma, armutu da armut diye bıraksa, her sey cok daha iyi olacak zira aksi her durum biricik olmayı illa ki bozacaktı. NOT :7.5
geri