HAFTANIN FİLMİ : NAPOLİ’NİN SIRRI

HAFTANIN FİLMİ : NAPOLİ’NİN SIRRI


Artık seyrettiğimiz bir Ferzan Özpetek filmi ise, o alışageldik Avrupa sineması estetiğinden mahrum kalmayacağımız da nerdeyse kesin olandır.. Bu defa önceki İstanbul gibi gizemlerle dolu başka bir kent olan Napoli’yi seçen Özpetek “Napoli’nin Sırrı” adlı bu filmde güzel, entelektüel, zengin ama bir o kadar da yalnız bir kadının başından geçenleri anlatmaktaydı. Warner Brothers’ın filme yapımcı olarak destek vermesi Özpetek için büyük bir prestij iken, filmin bu sene oskarlarda İtalya adına aday olması, yönetmen adına yine oldukça büyük bir başarıydı. Bizdekine benzer muskacı hocalarla, içinde muazzam çelişkileri barındıran Isabella Ferrari’li sahneler ciddi keyif verirken, hikayenin sonunda ifşaat olmaması da filmin benim için en güzel yanlarıydı. İlişkilerin yalanlarla dolu olduğu tüm bu işleyişte hiçbir şeye tam olarak ne iyi ne de kötü demek pek mümkün değildi. Her şey yerine göre iyi yada yerine göre kötü idi. Adriana çoğu zaman ailesi ve sevgilisi için kendini ezen, kendini başkalarından öğrenerek adeta ona buna hizmet eden bir kadındı. Bu durum kendini hiçbir zaman sevmemesine sebep olurken, oysa kendini bilenin en iyi o olduğunu anlamış olsa, böylesi kendi adına çok daha faydalı olacaktı. Cinayet sonrası kendine aşık olan polis şefi ile ilişkisi bir türlü istediği düzeye gelmemişti. Şef istenmeyeni önleme peşinde iken Adriana daha çok etkiye tepki veren bir eğilimdeydi. Zaten yaptıkları da böylesi bir tespitin adeta ispatıydı : Polis şefi sevgilisi cinayet hiç olmasın isterken, Adriana cinayet olsun olmasın, asıl olan yükü kim taşıyacak, ona karar vermek gerek diyendi. NOT :7



geri
Bu gönderiyi paylaş:


Notice: Undefined variable: hidei in /home/u369421446/domains/seyhanrotary.org/public_html/article.php on line 272
Kategoriye ait diğer yazılar