Körler Sağırlar Birbirini Ağırlar

Körler Sağırlar Birbirini Ağırlar


 
Haftalardır transfer gündemini meşgul eden Samuel Eto'o transferi kabak tadı vermek şöyle dursun, hala nasıl şark zihniyeti ile yönetildiğimizin çok önemli bir kanıtıdır.
 
Antalyaspor tesis açılışında yaşanan ve hala bir mantık çerçevesine oturtamadığım olay, bu ülkede spor kulüplerini yönetecek insanların seçiminin çok önemli olduğunun bir göstergesidir. Her parası olanı kulübe başkan yaparsan işte böyle sahnelerle karşılaşırsın, bundan kaçışın olamaz. Yıllarca kulüpleri borçlandırıp sonra kaçanlar, sporumuzun köklü kulüplerini iki lafı bir araya getirmeyen ve tek özelliği banka hesabı olan adamların kucaklarına bırakıyor. Maalesef sonrasında da bu adamlar koskoca kulüpleri babasının malıymış gibi yönetmeye yeltenip boğazına kadar batırıyorlar.
 
Beşiktaş futbol takımını sahibi olduğun otelde ağırlayacaksın sonra başkan ve hocasını açılışa davet edeceksin, üstüne üstlük yanına belediye başkanını da alıp şov yapacaksın. Tamamen tribünlere oynanan bir senaryoyu sahneye koymaktan çekinmediler. Olay esnasında iki başkan pişkin bir şekilde gülerken Rıza Hoca ve Eto'o şaşkın gözlerle olaya bakıyorlardı, çünkü olayın garabetini anlayan sadece o ikiliydi.
 
Beşiktaş Başkanı'n da sonra yaptıkları tamamen tribüne yönelik hareket olmaktan öte gidemedi. Eğer bunun ayıp olduğunu, 15-16 yaş ergen seviyesinde yapıldığını ve Boğaz'ın öte yakasındaki üst akıl tarafından yönlendirildiğini düşünüyorsan politika yapmadan kalkıp o açılışı terk edeceksin. Orada kalıp sonra atıp tutunca olayın samimiyeti tartışılır hale geliyor. Senin şahsi ya da kulüp olarak orada bulunmaktan dolayı bir menfaatin varsa da konuşmayacaksın. Çünkü olay sonrasında konuştukça daha çok batıyor insan... Unutulmaması gereken bir nokta var ki, kimse kimsenin aklına zorla oyuncu transferi düşürmez. Senin ilgin yoksa kestirip atarsın, ama sen bunu yapamaz ve yan cebime koy stratejisi güdersen, senin arka cebinden karizmanı yürütürler haberin olmaz, milletin içinde lafı yediğinle kalırsın.
 
Bütün bunlar olurken TFF'nin açtığı Sportif Direktörlük Kursu'nun çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Her kulübe bir kontenjan tanınması bu kavramın ülke sathına yayılması açısından pozitif bir gelişmedir. Özellikle İspanya ve İtalya gibi toplum yapısı bize benzeyen Akdeniz ülkelerinde çok geçerli ve başarılı olan bu sistemin Türkiye'ye uygulanması bizi bu yetersiz başkanlardan kurtaracaktır. Transfer ve takımdan sorumlu olan sportif direktör hem hocanın yükünü alacak hem de yönetim ile takım arasında köprü vazifesi görecektir. Binaenaleyh, bu pozisyonun varlığının hoca ve direktör arasında bir güç savaşına sebep olma ihtimali de bu uygulamanın özellikle bu coğrafyada yaşanması en kuvvetle muhtemel sonucudur.
 
Velhasıl denemekten kimseye zarar gelmez, bir kereden de hiç bir şey olmaz!
 
Herkese sıhhat, huzur, akıl ve spor dolu bir hafta diliyorum.
 


geri
Bu gönderiyi paylaş:


Notice: Undefined variable: hidei in /home/u369421446/domains/seyhanrotary.org/public_html/article.php on line 272
Kategoriye ait diğer yazılar