ANKARA YAZI - VEDA MEKTUBU
Konusu kadar Adana’da çekilmiş olması da, filme olan ilgimi bir hayli artırmıştı.. Mustafa adlı gencin trajik yaşam öyküsünü anlatan film, biraz da yetersiz bütçesi nedenli pek oyle hikayenin hak ettiği kadar üst düzey türden değildi. Filmin en önemli yanı, hukukun guguk olup, avukattan çok hakim tutulan seksenli yılları bize yeniden hatırlatıp, aynı hataları bir daha yapmamak üzere oldukça öğretici olmasıydı. Dönemin sağ-sol kavgasında her iki taraf adına canlarını ortaya koyanlar işin görünen kısmındayken, görünmeyende her iki tarafı da yöneten aslında arkada tekti. Aynı mahallenin hatta aynı ailelerin çocukları farklı kamplarda düzene isyan ederken, düzenden daha cok kafa yorduklari, iktidari kendi lehlerine ele gecirme kavgasiydi. Düzeni halkı sindirmeden kurmak en doğrusuyken, sindirme faaliyeti gerçek ihtiyaçtan değil, genelde birilerinin bu işten çıkarı var diye ortaya çıkandi. Fanatizm belli bir yerden sonra karşı tarafı top yekûn reddedip, diger tarafla hak tartışması dahi yapmak istemezdi. Aslında dinledim zannederdi ama eksiği nedir onun bile farkında degildi. Oysa dinlemek demek karşı tarafın yalnızca söylediklerini duymak değil, söylemedikleri halde gerçek isteklerinin de ne olduğunu anlamak demekti. NOT :6
geri
