Captain Phillips
Hukuk dünyasına Hugo Grotius’un armağanıdır “Açık denizlerin serbestliği” ilkesi..Savunduğu değerler yani her devlet ticaret ve harp gemilerinin barış ve savaş anlarında açık denizlerde bulunabileceği ve yine açık denizlerde gemilerde işlenen suçun o geminin bağlı olduğu devletin arazisinde işlenmiş gibi işlem göreceği maddeleri bugün yürürlükte olmasa, inanın uluslar arası sularda gerilim çok daha yüksek olabilirdi..İşte her çözümsüz anı bu prensipler dahilinde cevap bulan gerçek bir öyküden beyaz perdeye aktarılan “Captain Phillips” adlı film her ne kadar biraz gereksiz uzun olsa da ritmi ile adrenali yüksek tutmakta da bir o denli başarılı.. ABD bandıralı ticari bir yük gemisinin Somali açıklarında korsanlarca kaçırılışını anlatan filmin öyküsüne benzer haberler hatırlarım bir dönem medyada çok fazla yer almıştı.. Doğaldır, artan sıklık sonrası hemen peşinden komplo teorileri de üretilmeye başlanmıştı, aralarında en dikkat çekeni de belli ülkelerin bu saldırganları bizzat destekleyip, bu sayede bölgede bir güvenlik zafiyeti hissi algılatıp, oluşan bu hislerinde bölgeye askeri yığınak yapmalarına iyi bir gerekçe olacağını iddia eden idi..Nitekim harika oyunları sonrası ekip olarak Oskar adaylığı verilirse çok mutlu olacağım Somalili korsanlardan birisinin, sorgulaması yapılırken verdiği cevapta ima ettikleri nerede ise bu komployu haklı çıkaracak türdendi..Fıtratı bir Al Pacino, bir Kemal Sunal gibi belli rol kalıplarına uygun olmasa da aldığı eğitimler sonrası her geçen gün geliştirdiği oyunculuğu ile Oskarlık muhteşem rollere imza atan Tom Hanks kaçırılan geminin kaptanı rolünde burada da çok başarılı, öyle ki özellikle filmin son sahnesinde sergilediği performans bayağı üst düzey bir seviye..Filmi eksiklerine rağmen ayakta tutan sahip olduğu yüksek ritmi olmuş.. Biz çoğu kez fark etmesek de doğanın bile belli bir ritmi var düzende, zaten hayatta ritmi kaybettiğimiz dönemler sonrası maalesef işler de buna paralel ters gitmeye başlamakta, yani o kadar önemli ritim, öyle ki meşhur hikayesi bile buna belirgin vurgu yapmakta : Zamanında Kralın biri bir müzik parçasına o denli hayranmış ki dikkati dağılmasın diye parça çaldığında kim yerinden kalkıp oynamaya başlarsa kafasını kestireceğini söylemiş. Parça çalmaya başlayınca, ölümcül emre rağmen parçanın ritmine dayanamayıp dansa başlayanlar olmuş ve akabinde kralın emri salonda bir kez daha yankı bulmuş : “Oynayanlar kalsın diğer herkesi salondan çıkarın” demiş. O denli önemlidir..NOT :7
Çok güzel bir hafta oldu, aslında kar gelince bayağı endişelenmiştik ama iyi ki de gelmiş, inanın kötü hava ile beraber İtalyanların o hep övündükleri konsantrasyonları bize göre çok daha etkilendi ve devamında GS alışılagelmiş Avrupa zaferlerinden birisine daha başarı ile imza attı..Üstelik kendi taraftarının bile turu geçip ilk 16 arasına kalmasına inanmadıgı Juventus maçının galibi olarak önemli bir engeli geçmeyi bildi, zor eşikti çünkü geçemese ve olası Avrupa’ya havlu atılsa yapılan borçlanmalar ciddi yüktü kulüp bütçesine, şimdi yeni taze çilekler için Aysal’ın önü açılmıştır, ah birde Terim olsa idi inanın rüyam çok daha farklı olacaktı, yine de yolu açık olsun, tekrar tebrikler...
geri
