Geceyarısından Önce

Film bittiğinde eşim Eda sence neden filmin ismini bu koymuşlar diye sorduğunda kendimce o an bir şeyler söylemiştim, halbuki bilmediğim serinin aynı yönetmen ve oyuncularla farklı adlarda daha öncesinde çekilmiş iki filmi daha olduğu ve sorunun cevabının birazda bunun içinde yattığı idi.. Bana gelen ilginç detay her film arasında 9 yıl ara verilmiş olması idi, belki de yönetmen nasıl sağlıklı çocuk için süre 9 aysa iyi film içinde 9 yıl lazımın mesajında idi.. Tavsiyem bu üçlüyü paket halinde alıp sırası ile dvdde seyredip güzelliğin tadını daha iyi çıkarmanız, bunun tek istisnası uzun diyaloglardan hoşlanmayanların kesinlikle bu işe bulaşmaması.. Öncekileri görmedim ama yan oyuncuların sayısına bakınca, sayının azlığı onlarda diyalog dozunun daha da yüksek olduğu ihtimalini artırmakta.. Diyaloglar uzun ama o kadar gerçeğe yakın ki her gidenin kendi ailesinde ve arkadaş çevresinde bir tarafına benzetme yapacagı muhakkak.. İlk ikisi Viyana ve Paris’te geçen serinin üçüncü ayağı olan “Geceyarısından Önce(Before Midnight)” komşumuz Yunanistan’da geçmekte, hep derim bu çekimleri ülke turizmi açısından kesinlikle kaçırmamak gerek, ciddi etki yapmaktalar global düzeyde turistlerin tatil için yer seçme kararlarına, neyse ki son dönemlerde bizde de çevrilen film sayısında ciddi artış var.. Şapel sahnesinde Türkleri gereksiz yeren şakalar maalesef arka planda ülkemiz karşıtı bir lobinin bunları Teksas kökenli yönetmen ve yazara söylettiği yönünde bir ön yargı ne kadar istemesem de bende oluşmuş durumda.. Uzun süren diyaloglarda tartışan eşler hep eşitlikten yanalar ama yaptıklarına bakınca diğer yandan asla sanki eşit olmak istemiyorlar gibi.. Konuşmalara bakınca sohbetten uzak bir harp dünyasıdır gidiyor karı koca arasında, çogu zaman ikisi de hakikatin değil hep çıkarlarının peşindeler, kullandıkları mekanizma kendilerini asla değiştirmeyen ama hep diğerini değiştiren cinsten.. Bu akıldan uzak ilişki dinamiği çiftlerin aralarındaki manyetik çekim sonucu kalplerinin devreye girip bu hatalarını örtmelerine ve onca kavgaya rağmen onları bir şekilde sürekli bir araya getirmelerine sebep olmakta. Not :7
 
Safa ve Merve misali oldu Konya’da çok sürpriz başlangıç FB için, uzun yıllardır iki farkla önde gidip böyle son dakikalarda teslim olduğu başka bir maç hatırlamıyorum, hafızamda sadece geriden gelişle ilgili zaferler var, 1-4den 4-4 ve 0-3 den 4-3 GS derbileri gibi.. Şartlar ne olursa olsun bu bir ciddiyetsizliktir, daha ilk yazılarımda Yanal Hoca için düşüncelerimi yazmıştım, devamı böyle olursa sonu Yücetürk hocaya benzeyebilir.... GSlı dostları Süper Kupa kazanımları için ayrıca kutlarım, gerçek olan şudur ki son yıllarda Kadıköy harici derbilerde ezici bir oyun üstünlüğü sağlamıştır GS FB karşısında, bu çok önemli bir kazanımdır, önlem alınmazsa kısa zaman sonra Kadıköy’de de işler tersine dönecektir..


geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar