Günah Tohumu (Carrie)

İster Jean Jack Rousseau ile felsefe penceresinden bakın ister İmam Gazali ile tasavvuf penceresinden, bir müddet sonra özde aynı şeyleri savunduklarına hayretle şahit olursunuz.. Aslında her ikisi de insanın içinde  taşıdığı vahşi ve soylu yanları arasındaki mücadelede bazen vahşinin bazen de asilin biraz daha öne çıkarak, insana nasıl yön verdiğini kendi içlerinde tartışıp durmuşlar..İşte hem bu mücadeleye hem de iyinin kötü ile beraber var olduğu evrendeki düzenin zulmedenlere ve zulmedilenlere karşı nasıl acımasız davrandığına , kötüye başka bir kötüyü yok etmede ihtiyaç duyulup, iyinin rakibinin asla kötü değil ama maalesef iyi görünen olduğuna içindeki sahnelerle resmen belge olmakta “Günah Tohumu (Carrie)” adlı film..Şiddet ve kan dozu fazla, hikayesi saçma olan korku filmlerini her ne kadar çok sevmesem de paranormal olayları öne çıkaranları da ayrıca bir o kadar merak etmişimdir. Stephen King’in aynı adlı romanından sinemaya aktarılan “Carrie” adlı doğaüstü konuları içeren gerilim-korku türü filmde, genç bir kızın tele kinetik kabiliyetini keşfi sayesinde, bir yandan psikolojik açıdan sorunlu koyu dindar annesi, diğer yandan alaylı tavırlara sahip okuldaki kötü arkadaşlarına karşı verdiği zorlu mücadele anlatılmakta...Efektler ve müzik konusunda çağın imkanlarına rağmen geçmiş benzer örneklerine kıyasla bayağı zayıf kalınması, ilgili ekibin işi ne denli savsakladığına ciddi bir gösterge...Julianne Moore’in başarı ile oynadığı sapkın anne rolündeki karaktere bakınca, bu tipleri her dinde görüp bir çok meselenin kökenini dinde arayanlara vereceğim cevap meselenin asla dinde olmadığı, orijinal dinin kusursuz ve mükemmel olup asıl sorunun dini yanlış yorumlayıp bambaşka hale sokan insanlarda olduğudur. Her çağda sorun olmuş bu durumdan maalesef gerekli ders alınamamış ve korkarım aynı sorun daha uzun yıllar karşımıza çıkmaya devam edecektir..NOT : 6



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar