HAFTANIN FİLMİ: AGNELLI
Torino deyince aklıma o hep çubuklu Juventus forma ile tadı halen damağımdaki muhteşem kavrulmuş fındık gelir. Doğma büyüme bir Torino’lunun da bunlara ilave edeceği sanki birde Fiat olacaktır. Fabrika-İtalya-Araba ve Torino’nun baş harflerinden oluşan dünya otomotiv devi Fiat’ın kurucusu Gianni Agnelli’nin yaşam öyküsünü anlatan “Agnelli” adlı film ünlü iş adamının deneyimlerinden ders çıkarmak adına oldukça faydalıydı. Karizmatik olduğu kadar çapkın da olan işadamı ilişkilerinde doğru yola yön verdigi kadar insanları toparlayıp, istişare eden yanıyla da çok güçlü liderlik özellikleri taşımaktaydı. Sanayinin adeta James Bond’u sayılan Agnelli’nin kurmuş olduğu imparatorluk o kadar büyüktü ki, nerdeyse İtalyan ekonomisi Fiat iyi iken iyi, kötü iken de kötü hale gelmişti. Sanki en büyük hata böylesi güçlü bir ölçekte Agnelli’nin davranış özgürlüğü ve sonuç sorumluluğunu yüzde yüz ile sınırsız tutmaktı. Orijinal bir kişiliğe sahipti Bay Agnelli, yaşamaktan çok keyif alan biri de olsa, iş hayatında ailesine dahi karşı oldukça merhametsizdi. Oğlunun intiharı onu derinden de etkilese, baba rolündeki beceriksizliği bana göre en büyük eksisiydi. Hükümet ve sendikalarla yaptığı görüşmelerde hükümet zenginleşirken halka bir şey yansımamasını eleştirmesi yapmış oldugu çok önemli ve dogru bir tespitti. Haklıydı da, hükümet acık verince vergi toplamakta, fazlada ise bürokrasi yutmaktaydı. Nitekim böylesi bir bütünleşme halka hiç bir fayda saglamamaktaydı. Dışı Fiat ama içi Ferrari olan kendisine ait araba ünlü iş adamı ile ilgili bendeki en büyük hayal kırıklığıydı, oysa biraz Rumi okusaydı, ya olduğu gibi görünecek ya da göründüğü gibi olacaktı. NOT :7
geri
