HAFTANIN FİLMİ: SULLY
Bin Ladinin ikiz kulelere yaptığı saldırı kamuoyunda öyle bir sarsıntı yaratmıştı ki, sonrasında hiçbir uçak kazası o denli etkili olmadı. O kadar ki 2009 yılında Hudson nehrine yapılan o mucizevi iniş bile çoğumuzun hafızasında pek öyle fazla bir yer tutmamıştı.. Kalkıştan hemen sonra kuş sürüsüne yakalanıp, irtifa kaybetmeye başlayan uçağı ani bir kararla başarıyla nehre indiren kaptan Sully talihsiz kaza yetmezmişçesine, üstüne birde sigorta şirketleri ile zorlu bir hukuki süreç yaşamıştı. Kaptan Sully'nin başına gelenler pek öyle önceden yaşanıp, sonrasında ders alınacak türden değildi. Tecrübeli pilotun vermiş olduğu anlık kararın mantıkla izahı pek mümkün değilken, yapmış olduğu tercih ancak sezgisel bir tepki olarak açıklanabilirdi. Farklı opsiyonlar içeren dijital simülasyonların her birinde hatalı çıkan kaptan Sully, ölçümlerde insan faktörünün nasıl ihmal edildiğini açıklamaya sorgulamada adeta mecbur kalmıştı. Sadece hayır demekle kalmayıp, alternatifini de sunan Kaptan Sully'nin beni en çok etkileyen yanı beğenilme değil daha çok beğenme odaklı olmasıydı. Başkaları ile kendisini asla tartışmayan Sully, bunu daha çok hakiki dostları ile yapmaktaydı. Ailesi ile yapmış olduğu özel sohbetlerde onlara da vermiş olduğu mesaj oldukça netti : Tanımadığı ile kendini tartışma çabası, yıpratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktı. NOT :7
geri
