HEIDI

Çocukken her gece askerlerin bayrak çekme töreni esliginde güçlü sinyal sesi ile kapanırdı televizyon evde.. O yıllar büyük heyecanla seyrettiğimiz “Şahinler” ve “Marco” adlı çizgi filmlere sonrasinda “Arı Maya” ve “Heidi” gibiler eklenmis, bugun halen mumla aradığımız o guzel içerikse zamanla yerini siddet ve kan dolu yenilerine terk etmisti. “Heidi”yi yıllar sonra beyaz perdeye tasima fikri belki de biraz tüm bunlara karsi verilen geç kalmış bir tepkiydi. Çocukların bu şirin karakterle tanışması, eminim onlarinda ruhsal gelişimine ciddi katkı yapacakti. Isvicreli bu tatlı kızın dedesi ile dağda geçirdiği zaman sonrasında şehirde zengin bir aile yanında yaşadıgı dönem ile birbirinden oldukça farkliydi. Şehirde yaşam dağdakine göre cok kalabalıktı ama sanki şehirde yaşayanlar da dağdakilere oranla daha bir yalnızdi. Yalnızlık kavramı bağımlı olma haline vurgu yaparken, insanoglu bu süreçte kendini eksik hissedip, maalesef daha çok üzüntü yaşardı. Heidi dedesinin yanında kimseye muhtaç olmadan hayata daha kolay alisirken, kendini gerçekleştiren her birey gibi başkalarına olan ihtiyacı da zamanla daha bir azalmaktaydı. Muhtaç olunan anlarda paylasilan sevgi dahi sahte olabilirken, sevginin Alplerdeki gibi var olanı, hakikate de her zaman çok daha yakın olandı. NOT :7



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar