Her Şeyin Teorisi (The Theory Of Everything)
“Her Şeyin Teorisi (The Theory of Everything)” adlı film, pek öyle beklediğim gibi evren bilimci Stephen Hawking’in hakikati arama peşinde ömrünü adadığı kozmolojik konuları çok fazla konu almamıştı. Yönetmen fiziki detayın seyirciyi biraz sıkabileceğini düşünmüş olsa gerek ki ünlü bilim adamının sıra dışı özel yaşamında kendi teorisi gibi basit başlayıp, meşhur kara delikleri gibi yok olan sadakat dolu aşk hayatına daha çok odaklanmıştı. Tamam bu durum Stephen Hawking’in kitaplarına tutku ile bağlı benim gibiler için az bir şey hayal kırıklığı olsa da diğer yandan en iyi erkek oyuncu dalında ödülü bileğinin hakkıyla kazanan Eddie Redmayne’in hastalığı yüzünden ağırlaşan el ve ayakları, eğrilen omurgası ve zorlaşan konuşması ile sergilediği olağanüstü performansına tanık olmak, kendi adıma ayrıca oldukça büyük kazançtı. Sıradan bir fizikçi değildi Stephen Hawking, diğerleri gibi yalnızca fen ve matematiğin formülleri içinde boğulmayıp, aynı zamanda ikra halinde görünmeyenin de sürekli peşinde koşandı. Yaprağın fotosentezinde olduğu gibi sadece süreç ve netice ile ilgilenmeyen, yaprağın varlık sebebini merak edip, dibine kadar da hep sorgulayandı. Böylesine bir insanın çevresinde zamanla almaya değil tam tersi daha çok vermeye yönelik insanların oluşmasıysa, pek öyle sanıldığı gibi tesadüf hiç değildi. En başta eşi, ailesi ve tüm arkadaşlarının hastalığı boyunca insanüstü çaba ile ona destek verip, ünlü doktorların dahi iki yıl ömür biçtiği yaşam süresi sanırım biraz da bu müthiş dost çemberi sayesinde ne mutlu ki bugünlere kadar süre gelmişti. Ömrünü adadığı konuda daha önceki fizikçiler gibi istediği sonuçlara henüz oda tam ulaşamamıştı ama zaten bilim adamı bakış açısında süreçte sadece bilinen ve bilinmeyenler vardı, oysa çözümde ihmal ettikleri birde asla bilinemeyeceklerin olmasıydı. Kainat yönetebilecek bir şey değildi, her şey kontrolümüz altında olsun demek oldukça zordu, daha doğru olan oyuncu gibi davranıp, hiç değilse kendimizi yönetebilen olmaktı. Asıl olan kendimize fayda için başkasına daha çok fayda, kendimize zarar vermeden de başkasına zarar vermemekti. Para, mevki, kara delik bunlar bizim dışımızı bilip, bize kendimizi öğretmeyendi. Her şeyi bilsek de en kötüsü kendimizi bilmemekti, neyse ki Stephen Hawking zerre kadar onlardan değildi...
geri
