Marslı (The Martian)
“Marslı (The Martian)” adlı filmi seyrettikten sonra botanik bilimin insan hayatında ne kadar önemli olduğunun altı bir kez daha çizilmiş oldu. Son yıllar medyada sıkça yer alan Mars gezegeninde yaşam ihtimalini konu alan filmde izlediklerimiz, ünlü fizikçi Stephen Hawking’in her fırsatta dile getirip, aman bu işlerden uzak durun uyarısı ile bir hayli çelişki içindeydi.. Aç kalan sonunda mutlaka ölecektir postülası Matt Damon'ı da tedirgin etmiş olsa gerek ki yaşadığı talihsiz kaza sonrası yaptıgı ilk şey sınırlı sayıda kaldığı yiyecek stoğunun optimum tüketimi konusunda oldukça titiz bir plan yapmaktı. Ciddi çabası sonucu Houston’la kurduğu iletişimde artık onlara ne yapacağını soran değil de, tam tersi ne yapacağını söyler bir hale gelen ünlü aktör, nerdeyse imkânsızlığı zorladığı bu durumda dahi her zamanki iyimser ve mizah dolu yönünden de ayrıca hiçbir şey kaybetmemişti. Sinematografi ve görsel efektler açısından oldukça üst düzey bulduğum filmde, gelecekteki halinin şimdikinden çok daha farklı olacağını öngören basiret sahibi Damon için Marsa gitmek ne kadar kaderse, oradaki kaza da kendi için o denli kederdi. Birinde doğanın yasaları geçerliyken diğerinde karşımızda sadece ciddi bir uyarı hali vardı. En ilgi çeken patates sahnesi dahil olmak üzere hayatta kalma adına mücadele verdigi her an akıl mekanizmasını kullanmayı hiç ihmal etmeyen Damon, beş duyusu ile tespit ettiğinin arkasında yatan sebebin amaç ve neticesine bakmayı da sürekli ihtiyaç duyandı.Son yıllarda yeryüzünde bu tarzdan uzaklaşılması, buluşların sayısının azalmasına ciddi etki de yapsa, yine de insan yaratılanlar içinde akla en fazla meyilli olan canlıydı. Öyleydi de, mesela bir topa vurduğunuzda, herhangi bir hayvan topun direk arkasından koşarken, aynı vuruş sonrasında insanoğlu topa koşmadan, topa vuran kim önce mutlaka ona bakacaktı.
geri
