Ocak Ayının İki Yüzü (The Two Faces of January)

İki yıl önce eşimle bir yaz günü Karaköy’de kahvaltıya gitmiştik. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen, civarda her zamankine kıyasla ciddi bir trafik ve güvenlik gözümüze çarpmıştı. Önce biraz şaşırmış, daha sonra sorunca öğrenmiştik ki bölgedeki film çekimi yüzünden bir çok yol trafiğe kapatılmıştı. Görünen öyle basit bir çekim olduğu üzere kesinlikle değildi, merakla acaba nedir diye olabildiğince kameralara yaklaşmış ama belli yerden sonra  güvenliği aşamayınca, ancak çekilen filmin adının “Ocak Ayının İki Yüzü (The Two Faces of January)”  olduğunu öğrenebilmiştik.

Sonunda bu hummalı çalışmalardaki ülkemizle ilgili sahnelerin nasıl olduğu konusundaki merakımızı iki yıl sonra ancak bugün giderebildik : Aslında film boyu, ayıp artık, bu güzel ülke hiç hak etmediği halde bu denli de aşağılanmaz ki dercesine ciddi bir hayal kırıklığı da yaşasam, son sahnede gördüğüm minik detayla bir parça rahatlayıp, az bir şey kendime geldim. Hikaye 80’lerin Agatha Christie türünün zayıf bir örneği niteliğinde iken, benim daha çok ilgimi çeken, filmin ismindeki gizemi çözmek oldu. Kendimce vardığım sonuç, üç ana karakterin kendi içlerinde yaşadıkları tutarsızlıkların sanki biraz, Ocak ayına da adını veren Janus tanrısının simgesindeki bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan haline benzer olduğuna bir nevi gönderme idi. Mesleklerinde niteliği artırmadan, yalnız nicelik peşinde koşan kahramanlarımızın hayatta kalabilme adına sürekli  belaya bulaşmak zorunda kalmaları öykünün içindeki diğer detaylar. Finansçı Viggo için kötü olan kusurlarının içinde iradesinin de bizzat olması, her ne kadar sonrasında pişmanlık duysa da, kaybı geri getirmenin mümkün olmadığı yerde pişmanlığında fayda vermeyeceğini aslında bilmesi gerek..

Diğer tur rehberi rolündeki Oscar ise ona göre az bir şey daha iyi ve üstelik yaptığının suç olduğunu bilmeden, kendini haklı zannederek haksızlıklara bulaşarak bir nevi haksızlık yanılgısında.. Kazanımların kaynağını sorgulamadan sadece kaymağını yiyen Viggo’nun eşi rolündeki Kristen Dunst naif görünümü ile olanlardan kendini hiç sorumlu tutmasa da var olan suçu önlememek, önleyemiyorsa tepki dahi vermemekten dolayı da aslında suça resmen ortak olur bir durumda.. Sonuçta her birinin ortak zayıf özelliği bedenlerinden gelen ihtiyaca göre davranıp, olmak istedikleri kişi gibi görünmeye ısrar etmeleri ama er ya da geç böyle olmadıkları deşifre olduğunda da, çareyi maalesef kaçmakta bulmalarıdır. 



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar