Recep İvedik
Recep İvedik, sevin, sevmeyin ,Türk sineması için artık efsane halde, öyle ki yaptığı her film bir öncekinin gişe rekorunu kıracak kadar beğeni toplamakta, hatta gidişat seriye yan karakterler eklerse beşincisinin de benzer başarıya ulaşacağı yönünde.. Eleştirenlerin Şahan Gökbakar’a kızmaması lazım, filmin tutmasındaki ana neden kitlenin her zaman kendine çok benzeyene sahiplenip, onu her dönem çok daha yüceltmek istemesidir. Maalesef düzen çok kez hep böyledir, kızan için çözüm mutlak kitle ile oynamaktır. Aslında batıda da insanlar böyle basit ve kaba şeylere ciddi gülmekte ve benzer türde filmler orda da ciddi gişe yapmaktalar.. Sanırım insanoğlu bu türe biraz da ruhsal terapi gibi ihtiyaç duymakta, hatta yetinmeyip İvedik jargonunu özel yaşamında bile yoğun kullanmakta..
Gökbakar son yıllarda ülkemizde hızla değişen toplum yapısını sıkı gözlemleyerek, artık halk damardan ne istiyoru çok iyi bilir durumda, aynı zamanda iyi de bir tüccar ki bunu az maliyet çok gelir denkleminde çözebilmekte.. Bana en ilginç gelen böyle bayağı bir karakterin toplumun her kesimini kucaklayabilmesi, baktığınız zaman Kanyonda da salonlar dolu, Güngören’de de.. Oysa siyasette bile ister ABD ister Türkiye’ye bakın, kıyı kentleri ile kırsal kesimler arasında bile çok farklı sonuçlar çıkabilmekte. İlgi bu kadar yüksek olunca herkes Pele-Maradona misali Kemal Sunal’ın efsane karakteri İnek Şabanla kıyasta İvediği..
Şaban biraz keloğlan misali saflığı ile başarıya giderken, İvedik amacına ulaşmada çok daha kaba ve hoyrat, aslında özde ikisi de iyi insanlar hatta İvedik, J.J.Rousseau’nun insanı tanımlarken kullandığı sözlerdeki gibi belirgin vahşi ve biraz da her insan gibi otomatik kalpten soylu.. Giderseniz bazı sahnelere katılarak güleceğiniz yüksek ihtimal, olmazsa da üzülmeyin, salonda göreceğiniz gerçek İvedik’lerin bu açığı bir şekilde kapatacakları kesindir.
geri
