Son Şans (Southpaw)
Türbin perakendesinde diğer sporlara kıyasla epey bir geride kalan boks sporu, ilginçtir bahis dünyası ve Hollywood’un da oldukça ilgisini çeken bir durumda.. Kendi adıma ne zaman bir boks filmi görsem, gözümün önüme hep o çocukluk yıllarımda babamla sabahın çok erken saatlerinde beraberce seyrettiğimiz unutulmaz Muhammed Ali maçları gelir. Bu geleneğe bende yıllar sonra üniversitede aynı evde kaldığım arkadaşlarla devam etmiş, bu defa da hep birlikte Mike Tyson için uykusuz kalmıştık. Ne yazık ki sonrasında onlar gibiler pek gelmez olunca, bizde boksa olan özlemimizi artık Hollywood sayesinde giderir olmuştuk. “Son Şans (Southpaw) yıllar öncesinin efsane filmi “Şampiyon (The Champ)” gibi aile ve sporun iç içe geçtiği, rekabet ve duyguyu fazlasıyla ön plana çıkaran çok güzel bir film havasında.. Başta Jake Gyllenhaal olmak üzere nerdeyse tüm oyuncuların harika oynadığı ki kısa bir rolde de olsa özellikle karısının mutlaka oskar adaylığını beklediğim filmde, eğer biraz sulu göz biriyseniz, gitmeden önce mutlaka yanınıza mendilinizi alın, öyle gidin derim. Jake’in kaybettiği unvanı yeniden kazanma adına bana boksu öğret diye yardımına baş vurduğu Forest Whitaker’in, ona önce bilinçlen yoksa kendine zarar veren şeyler isteyeceksin şeklinde verdiği cevap izleyen için de aynı zamanda oldukça öğreticiydi. Zaten Jake’in karşısına böyle bir hoca çıkmamış olsa, çok sevdiği kızı dahi onu yaşama bağlamaya yetmeyecek, oda her geçen gün kendini çok daha hızlı öldürecekti. İşin kötüsü bu tükenişini kendisinin dahi bir türlü fark edememesiydi.. Bazen böyle ciddi yanılgılara düşmekteydi insanoğlu, o kadar ki tükenen kaleme bile tükenmez diyecek kadar dogmatik bir tutum, ne yazık ki hepimizin çoğu zaman fazlaca üzerindeydi.
geri
