This Is Us

Önceki yıllar büyük kardeşim Cenk, son dönem büyük kızım Yaprak sayesinde ister istemez haşır neşir oldum pop müzikte kitleleri global ölçüde peşinden sürükleyen Beatles ve One Direction adlı İngiliz müzik grupları ile.."This is Us" kızım Yaprağın ciddi baskısı ile gittiğim, daha iki-üç yıl öncesinde birbirlerini dahi tanımayan İngiliz-İrlanda karışımı 5 gencin çağımız hızını ve sosyal medya iletişim gücünü de kullanarak hangi tesadüflerle Avrupa'dan Asya ve ABD'ye uzanan bir üne ulaştığını izleyiciye aktaran; içinde grup üyelerinin konserler öncesi ve sonrası ile ev hallerinin doğal bir dokuda çekildiği son derece güzel bir film olmuş.. Bazen şer dediğimizde hayır, hayır dediğimiz süreçlerde şer olabileceğine iyi bir örnek olmuş 5 gencin yaşamı.. Yarışmaya büyük umutlarla bireysel gidip kaybetmelerine rağmen gerçek hayatta rakiplerinin önüne geçmeleri kimine tesadüf görünse de hayatın işleyiş matematiğinde başlarına gelenler biraz da tevafuk.. Global anlamda yarattıkları etki sonrası Beatles ile kıyaslamak için henüz çok erken olsa da her birinin doğallık ve sempatiklik konusunda efsane ağbilerinden hiç de geride kalmadığı diğer bir gerçek..İlerleyen yaslarda dağılmazlar ve Lennon gibi üretken, Mc Cartney gibi müzik bilgisine ulaşırlarsa pop-müzik tarihine daha uzun yıllar damga vuracakları çok yüksek ihtimal.. İrlanda ve Dublin ön yargım en çok Niall'i sevmeme sebep ama genç kızların en çok hayran olduğu Harry'nin sesi ileride aralarından biri solo kariyere adım atarsa, buna en uygun onun olabileceğini göstermekte.. Gerçekten bu şöhreti kaldırmak o yas ve o eğitim profilinde her insan için ciddi bir eşik, zaten bu tarz eşikleri geçebilenler sürecin devamında ayakta kalmakta, diğerleri maalesef elenmekte: hayat denilen gibi hep güçlüden yana değil çoğu zaman uyuma da ciddi vurgu yapmakta..Not :6.5
 
Hatırlarım çocuk yaşlarda Adana’da gittiğim 0-3 kaybettikleri Demirspor maçında eski FB’li Erol’a kızarak attığı kafayı ve ardına kırmızı kart sonrası GSlı forma üstünde sahayı alkışlarla terk ettiği anı.. Onca yıl, üstelik kaptanlık pazubandı kendisinde geçen, bir şampiyonluk dahi yaşayamadan bitirdiği futbol kariyerinin tam tersi, tarihi kupalar, şampiyonluklar ve rekorlarla dolu GS, Milli Takım ve İtalya’da geçen teknik direktörlük yılları.. Teknik bilgisi çok mu üst düzey tartışılır ama futbolcuyu tanıma, onu okuma, enerjisini sahaya fazlası ile yansıttırma konusunda global şirketlerin bile çalışanlarına uygulamada ondan tavsiye aldığı dünya çapında bir insan çözümleyicisi.. Avcı ile her şey bitti derken hepimizi iki maç sonra yine umutlandıran, nerede ise olmazı oldurtacak bir adam, yaptıklarına bakınca geride pek bir şey kalmadı gibi, benim devamında ondan tek beklentim yeni Terimler üretmesi, umarım onu da yapar ve bizi hep gururlandırmaya devam eder, her ne kadar youtube videosunda “tabela” sohbeti ile beni çok güldürüp, şaşırtsa da benim her zaman en büyük 100 Türk listesine girecek adaylarımdandır, şehrimizin de ayrıca gururu bu gerçek Adana’lı “Sinyör”..


geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar