Yves Saint Laurent
Allah el becerisi hiç vermemiş bana, halen bu yaşımda layığı ile ne portakal soyabilirim ne de elma, neyse ki soymanın zorunluğu olduğu hallerde eşim Eda imdadıma yetişir ve kurtarır beni süreçten... Yüksek el becerisi gerektiren terzilik gibi mesleklere karşı duyduğum hayranlığın kökeninde yatan belki biraz da bu sebeptir. Zaten benzer şekilde kendi işimde de aynı bir terzi özeninde mesleğimi icra etmeyi hedeflemişimdir hep, hani biraz haute-couture dedikleri cinsten, asla öyle konfeksiyon edasında olmayan türden.. İşte bu mertebe terzilerin dünya çapında en meşhur olanlarından Yves Saint Laurent’in kendi adını taşıyan biyografik dram filminin sinemalara geldiğini duymak benim için ayrıca bir keyif ve merak konusu oldu....Filmde, modacıyı canlandıran Pierre Niney’in oyunu o kadar olağanüstü ki rolü Laurent’in bizzat kendisi oynasa inanın izleyen için bu denli inandırıcı ve ikna edici olamazdı herhalde, o denli üst düzey...
Yıllar önceki Fas’a yaptığımız turistik bir gezide Jamaa -el Fna meydanı ile beraber beni en çok etkileyen Marakeş’te gezdiğim YSL’nin malikanesi olmuştu. Aslında gezi sonrası dünyada bu kadar yer varken, neden böyle geri kalmış bir ülkede stres atmak istemiştir ünlü modacı diye de bayağı bir kafa yormuştuk. Oysa cevabını filmi izleyince sanırım bulmuş olduk, YSL sanki birazda çocukluk günlerini hatırlama amaçlı oralara kaçış yapmıştı, özellikle Fransa ‘da yaşadığı marjinal hayatın stres ve çaresizliğinden kurtulmaya çalıştığı bir sığınaktı orası, çünkü asıl bilmediğimiz YSL’nin Cezayir doğumlu olduğu idi, çocukluğunun geçtiği yılların özlemi ile ilgili Fas’ta yakaladıklarını ona ne Cannes ne de Malibu’da bir hayat böylesine verebilirdi...
Fransa ‘da maalesef halen belli kesimlerde yerleşik aşırı ırkçı düşüncenin çifte standart tutumu nedenli öz eleştirisini yapmasına gerçekten ihtiyaç var, sıradan bir göçmeni asla Fransız kabul etmeyen ama söz konusu kişi Zinedine Zidane veya YSL olunca orijinleri Fransız olmasa da bunları da asla göçmen kabul etmeden, üstelik Fransa’nın en önemli parçası olarak vitrine çıkarıp, başarıdan nemalanan bir yaklaşımın düzelmesi mutlak şart görünmekte. İster mesleğinin doruğunda, ister alkol bağımlısı, eşcinsel tercihli özel hayatında, YSL tercihlerinde her an almaya değil vermeye yönelik, özgürleştirmeye çalışan bir insan, tamam marjinal falan ama diğer yandan kendisini kendisi ile tanımlayan, kimseyi memnun etmeye çalışmayan bir yaklaşım sahibi, bir nevi çok kimsenin istediği ama bir türlü cesarete edemediği türden, o kadar gerçek ama asla sahte olmayan cinsten..
geri
