Şehnaz Aytekin

Şehnaz Aytekin


“Kendime bayılıyorum…”


Şimdi bir kitap var elimde,

Insanın kendini sevmesi ve kendine sahip çıkmasının ne demek olduğunu anlatan, insanın kendini keşfetmesini öngören….

Kendi hikayemden bi şeyler bulduğum, beni iş hayatımın ilk yıllarına götüren ve içinde yaratıcılık olan her mesleğin aslında  kalabalıklara karşı durmak olduğunu hissettiren…


İşte o, bugünlerde elimden hiç düşürmediğim kitap der ki;

“Kolektif beyin diye bir şey yoktur. Kolektif düşünce diye bir şey de yoktur. Bir grup insanın vardığı anlaşma, ya bir uzlaşma, ödün verme sürecidir, ya da birçok bireysel düşüncelerin bir ortalamasıdır. İkincil önem taşıyan bir şeydir. Birincil eylem.. yani mantık yürütme süreci... bir tek kişinin tek başına yapması gereken bir şeydir. Yemekleri bir sürü insana paylaştırabiliriz. Ama kolektif bir midede sindiremeyiz. Hiç kimse kendi ciğerlerini, başkasının yerine solumak için kullanamaz. Hiç kimse kendi beynini, başka birinin yerine düşünmek için de kullanamaz. Vücudun ve ruhun bütün işlevleri bireysel ve özeldir. Paylaşılamazlar ve devredilemezler."


Kitabı okurken aklımdan en çok da şunlar geçti…

Net ve kararlı ol,

Yürüdüğün zaman yürü, oturduğun zaman otur, hiçbir konuda tereddüt etme…

Ben hayatta gerçek çözümlere kendi içimize yapacağımız yolculuklar sonucu ulaşacağımıza inanırım. Pek çok problemin gerçek sebebini, kendi içmizde çözebileceğimizi düşünürüm. Bu yüzden de herkes durmaksızın başkalarını eleştirmek yerine, kendini düzeltmekle başlayabilir işe. İç yolculuklar sayesinde pek çok şeyi düzeltebiliriz.

Hepimiz kendi hikayemizi, payımıza düşen hikayeyi yaşıyoruz hayatta. Yaşarken asla ben’liğimizden taviz vermemeliyiz . Yolda tek başımıza yürümek zorunda kalsak bile, başkalarının hayalleri için değil kendi hayallerimiz için yaşamalıyız… Kendimize inanmalı, kendimizi sevmeliyiz.


Yaklaşık iki sene önceydi sanırım; aile boyu yataktayız, uyumaya çalışıyoruz.  O zaman 3 yaşında olan Naz bana döndü ve…

“Seni çok seviyorum anne” dedi, ben de ona “ben de seni çok seviyorum” dedim.

Sonra Naz;

“Ağbimi de seviyorum, babamı da seviyorum, kendimi de seviyorum, kendime bayılıyorum…” dedi ve uykuya daldı……..


Ilk satırlarda bahsettiğim “Insanın kendini sevmesi ve kendine sahip çıkması” böyle bir şey olsa gerek…


Thyke Okuma Gurubumuzun bu yaz için seçmiş olduğu Ayn Rand’ın THE FOUNTAINHEAD (Hayatın Kaynağı) isimli kitabının baş kahramanı Howard Roark’un 974 sayfa boyunca bize anlatmaya çalıştığı gibi…

 


Sevgilerimle

Şehnaz Aytekin

 



geri
Bu gönderiyi paylaş:


Notice: Undefined variable: hidei in /home/u369421446/domains/seyhanrotary.org/public_html/article.php on line 272
Kategoriye ait diğer yazılar