Dünya Derbisi!!!
Günümüz modern toplumlarında “marketing”, bütün temellerini, ihtiyaç yaratma ve yaratılan bu ihtiyacı tatmin etmeye yarayacak ürünlerin endüstri tarafından tüketiciye sunulması üzerine kurmuştur. Philip Kotler de “Principles of Marketing” adlı kitabında bunu anlatır. Tüketicinin beyninde olmayan veya kuluçka döneminde olan bir ihtiyacın üzerine git, pompala ve bunu sattığın ürünlerle karşıla.
Türkiye’de futbol ve derbiler maalesef tam anlamıyla bir pazarlama harikasıdır. Fakat detaylara girdiğinizde aslında içi dolu bir balon olduğunu anlarsınız. Haftalar öncesinden milletin beyni yıkanmaya ve güdülenmeye başlar. Eee bizim millete de yapacak iş lazım. Dünya derbisi, dünyanın en büyük 3.derbisi, dostluk kazansın, Lefterler, Canlar, Metinler, Turgaylar, ezeli rakip, ebedi dost,14 senelik rekor vesaire vesaire…
Sonra dostluk kazansın, aman gerilim olması gibi masallar… Amaç kutu satmak!!!
Yav arkadaş neredeyse 30 senedir derbi seyrederim, toplasan iyi derbi diyeceğim maç sayısı 10’u geçmez, ama dünya derbisi der durur bizim medya(!)
Boca-River, Celtic-Rangers, Barça-Real, Utd-City, Lazio-Roma, Liverpool-Everton, Inter-Milan maçlarının gerisinde bir sosyolojik boyut vardır ve hep bir hikâyesi vardır. Futbol kalitesi ise işin cabasıdır. Biz daha derbilerimize sosyolojik bir boyut bile kazandıramamışken, bir de dünya derbisi diyoruz ya, hiç inandırıcı olmuyor.
Benim nazarımda Türkiye’deki derbiler, ortalama 50bin kişinin toplanıp diğer takımın anasına-herhangi bir sebep aramaksızın-sövdüğü ortam olmaktan öteye gitmiyor maalesef. Millet bütün fantezilerini derbilere saklıyor ama sonuçta dünya derbisi değil mi? Pompalayın nasıl olsa millet alıyor.
Son 3-4 yıldır olduğu gibi yine bir derbiyi canlı izlemedim, daha sonra kayıttan takip ettim. Ben o kandırmanın içine girmek istemiyorum. Oynanan futbol sıfırın altında, maçta tek gol pozisyonu var ama sonuçta dünya derbisi… Ama sanki de ja vu, geçen yıl da oynanan futbol sıfırın altında, daha önceki yıl da… Aynı saatlerde Utd-Arsenal oynuyor, adamların oynadığı “futbol”…
Teknoloji çağı bize çok yaramadı galiba… Diğer ligleri görmek bizde beklentiyi mi büyüttü nedir? Eskiden TRT3’te Perşembe akşamları Levent Özçelik’in sunduğu “Avrupa’dan Futbol”u izler, atılan gollere içimizden “ah” çekerdik…
Şimdi canlı izliyoruz, meğer sadece gol atmıyor bir de futbol oynuyorlarmış da haberimiz yok…
Günümüzde herşey marketing tamam da, bir yere kadar bile bile lades kardeşim…
Futbol seyircisine yakında dördüncü köprüyü satacaklar yumuşak yumuşak, onlar da hiç sorgulamadan alacak…
Ama bizim halk memnun gözüküyor bu durumdan, o zaman biz de ettiğimiz isyan ile kalacağız…
Bazen de şükretmek lazım, Ürdün, Gabon, Papua Yeni Gine’de yaşayıp hiç futbol izleyememek vardı… Acaba öyle mi daha iyi olurdu! Ne dersiniz?
Herkese spor ve özellikle sıhhat dolu bir hafta dileğimle…
Aklıma Takılanlar:
1- Dakika 0, santra yapılıyor… Tribündeki tezahürat “Ananın xxx Galatasaray”…Neden? Adrenalin yok, yorgunluk yok ama siftah küfür ile…
2- Dakika 5’40”, oyun duruyor. Tribündeki tezahürat “ Hepiniz xxx çocuğunuz”…Neden? Eğer milli takımda bu oyuncular gol attığında seviniyorsan, seni nasıl tanımlarız?
3- Maç TT Arena’da olsaydı, aynı şeyler tam tersine yaşanacaktı. Bu daha ne kadar böyle gider?
4- FB seyircisi “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye bağırırken, Lig Tv ses kısmayı bir saniye bile olsa aklında geçirdi mi?
geri
