Ekme! Biçersin...

Kazakistan maçından 3 saat önce bir spor kanalında, 2008 Avrupa Şampiyonası grup maçını izliyorum. Türkiye-Çek Cum, herkesin hatırlayacağı gibi, bizim takıma ‘geri dönüşün kralları’ yaftasını yapıştıracak skorlardan biri olan,  0-2’den gelip 3-2 ile maçı kazanıyoruz.

Maçın 91.28’inci dakikasında bizim kaleci Çek forveti kafasıyla göğsüne vurarak (ancak oraya boyu yetiyor) yere seriyor. Hakem kırmızı kartını çıkarıyor ve bizim kaleci, İsveçli hakeme el kol hareketleri ile Türkçe konuşarak 3-4 kez ‘ küfür etti, küfür etti’ diyor ama nafile, oyundan atılan kaleci, yerine geçen Tuncay Şanlı ve bitmek bilmeyen son 2,5 dakika…

Buradan ne anlıyoruz, bu kaleci için küfür çok hassas bir konu…

Bize küçüklükten beri ne öğretildi: Kendine yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkasına yapma…

Ama dönüyoruz bundan 3 hafta öncesine yine aynı kaleci, Beşiktaş maçında yere düşürdüğü rakibine ‘Are you Okay” deme insanlığı gösteren takım arkadaşı Mehmet Topal’a ‘ Ya bırak s…rim okeyini” deme hakkını, tüm Türkiye’nin gözü önünde kendinde görebiliyor.

Bu son örnek diye veriyorum, daha nicelerine de tanık olduk ama hafızam artık kaldırmıyor.

Kazakistan maçından kaçtıktan sonra kavgaya abisini getiren çocuklar gibi, kendinden daha beter abisini ve kulüp korumalarını stada getiren mentalitenin , gazeteci dövmesine şaşırmamak lazım….

Abisi kendinden beter, yaptığı ırkçılık ülke sınırlarını aşmış, ailesinin hatırını sormadığı hakem ve rakip futbolcu kalmamış ama dışarıda efendi insan pozlarında bir zat. Onu kalecinin yanına vermek kimin fikriydi çok merak ediyorum. Bu ülkede dahiyane fikir üreticileri gani olduğundan, pek sıkıntı çekilmemiştir.

Şu andan itibaren senaryo şöyle işler:

1-Kamera görüntülerinden kaleciyle polemiğe girenlerin ( ki yanlış bir hareket olduğunu düşünüyorum), eşgali alınır ve bir daha maç sokulmazlar.

Soru:  Bu iki kafadarın küfrettiği ve kamera görüntüsü ile sabit o kadar çok maç var ki, o zaman emniyetin bunları da men etmesi lazım. Hatta bir küfüre ömü boyu men varsa, bu adamların 3.nesline kadar men etmek lazım. 

Soru: Küfürden men edilmek için seyirci yani üstüne para veren müşteri mi olmak lazım, bu işten para kazananların dokunulmazlığı mı var? Onlara küfür serbestliği, kürsü dokunulmazlığı mı var? Yoksa bunlar milletin vekili de haberimiz yok. Hoş milletvekilinden daha forslular o da ayrı mesele…

2-Kulübü ve federasyon, arkadaşları falan sahip çıkacak. O zaman o sahip çıkanlar, kendilerine bu adamlar küfür etse, öbür yanaklarını çevirecek kalitede insanlar. 

Soru:  İkinci başkan çıkıp, “aileye küfür ne demek? Bana edilse mahvederim” diyor. Peki, kendi oyuncuları alenen aileye küfür ettiğinde ve tüm Türkiye tv’den gördüğünde nasıl yaptırımlar uyguluyor? Aferin aslanım az bile etmişsin, biraz da benim için sövseydin mi diyor? Yoksa ceza (!) mı veriyor?

Evet, sevgili dostlar, aslında bu hayatta herkes ektiğini biçiyor… 

Neden o stadyumda kimse Mehmet Topal’a Gökhan Gönül’e küfür etmiyor da Volkan Demirel ve Emre Belözoğlu’na ediyor?  Bir kandırmaca ile FB’nin ruhu Volkan ve Emre diyorlar, insanlar da buna inanıyor. Mehmet ve Gökhan, FB’nin neyi peki? 

Seyirci hakeden ile haketmeyeni, çok net ayırıyor, sadece bazen zamanlamada sıkıntı yaşıyorlar, o kadar.

Futbolu gereğinden fazla ciddiye alan, siyaset gibi kutuplaşan ve heran futbol kökenli kriminal bir durum olacakmış gib duran ülkemizde artık şapkayı önümüze koyma zamanı geldi. Çürükleri aramızdan ayırmaz isek, bizi aralarından dışarı atacak elin oğlu ve ruhumuz duymayacak….

 

Herkese sıhhat, akıl ve spor dolu bir hafta diliyorum…

 



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar