Evdeki Ses!

Cervantes, Don Kişot’u yazarken elbette bir Türkiye manzarası betimlememişti ama bu ülkede yaşanan idari komediler Cervantes’in bile eline su dökemeyeceği çapta gelişiyor maalesef. Hangi birini anlatsam diye şaşırıyor insan ama en güncel olanlarından bahsetmek en akıllıcası olacaktır. Siyasi ve sportfif yönetim kültürümüze damga vuran mekanizma aynen şu şekilde gelişiyor:
 
1-Krizin kuluçka dönemini ihmal et ve ön-teşhisi koy(a)ma
 
2-Kriz olduktan sonra hemen kendi yapın içindeki muhalifleri sanal düşman olarak belirle
 
3-Belirlenen sanal düşmana karşı sana biat edenlerle beraber saldır, onları suçla ve böl ( biz ve siz ol)
 
4-Biz ve siz olduktan sonra, korku siyaseti uygulayarak hamaset yap ve elindeki gücü de kullanarak muhalif sesleri bastır
 
5-Kendin çalıp kendin oyna sonra da bunu zafer ilan et
 
6-Bunları sık sık tekrar et zira halk zaten balık hafızalı* “höt” desen unutuyor.
 
Bu liste böyle uzayıp gider ama bu haftalık ancak bu kadar yazabiliyorum otel odasından, ama siz bu maddeleri alın ve istediğiniz kuruma uygulayın. Çok da uzağa gitmeyin, geçen hafta sonu yaşanan FB kongresi, Eylül’ün son haftası yaşanan GS’deki hoca değişimi ve tüm GS kongreleri, TBMM’de mütemadiyen yaşananlar vesaire vesaire… Ama sanırım bu iş alışkanlık haline geliyor bu ülkede… Davranışlar belirli bir süre sonra alışkanlık haline gelmeye ve toplum tarafından da doğru olarak algılanmaya başlıyor işte en büyük sıkıntı bu aslında; zira toplumun doğru olarak algıladıkları belirli bir süre sonra kendi kültürüne “embedded*” hale geliyor.
Herkese spor ve özellikle sıhhat dolu bir hafta dileğimle…
 
*Aklıma Takıldı: Hafızası kötü olana balık hafızalı derler, ama hafıza gelişimi için balık yağı ve Omega3 verirler. Anlamadım gitti!!!
 
*embedded=yerleşik


geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar