FIFA Ballon d’Or

1956 yılında Fransız bir kuyum ustasının elinden çıkan ve France Football dergisinin her yıl Avrupa’da oynayan en iyi Avrupa menşeili oyuncuya verdiği Ballon D’Or ödülü, 90’lı yılların ortasına kadar prestijini ve önemini muhafaza etti. Bir çırpıda sayabileceğiniz ve aklınıza hemen gelen Avrupalı oyuncuların neredeyse tamamının aldığı bu ödül, Bosman kuralları ile adaleti tartışılır hale geldi.

1995 yılından itibaren Avrupa’da oynayan Avrupalı olmayan oyunculara da verilmeye başlandı ama zaten bu kaçınılmaz sondu. Avrupa Birliği’nin dolaşımı serbest bıraktığı, Bosman kurallarının yabancı sınırlamasına darbe vurduğu bir ortamda, bir bukalemun gibi kıvırarak tipik bir Fransız diplomasisi örneği gösterdiler. 1995 yılında uygulanmaya başlanan bu uygulama 2007 yılından itibaren herhangi bir ülkede oynayan herhangi bir oyuncuya verilmeye başlandı ama zaten bütün iyiler Avrupa’da olduğu için ya da bir başka deyişle sponsorlar ve medya, mesailerinin büyük bir çoğunluğunu bu kıtaya ayırdıkları için, bu ödülün Avrupa’dan dışarı çıkması beklenemezdi. (Neden? Cevap: Para orada… Neden para orada? Cevap: En iyi onlar sömürdü.)

2010 yılından sonra da sponsorların ve medyanın “bir bölen” olarak gördüğü FIFA Yılın Futbolcusu ödülü ile birleştirildi. Zaten kulis ve lobilerin sevgilisi FIFA Başkanı Sepp Blatter’in buna hayır demesi beklenemezdi. 

Dün akşam yeni adıyla FIFA Ballon d’Or ödülünü ilk kez Lionel Messi dışında birisi, CR7 kazandı. Ferenc Puskas Yılın Golü Ödülü’nü de Zlatan Ibrahımovic’in uzaylı röveşatası kazandı. FIFA’nın Ballon D’Or Onur Ödülü’nü ise -hayatında ilk kez FIFA tarafından bireysel bir ödüle layık görülen- Pele kazandı.

Bu yukarıda yazdığım paragraf geçmiş ile günümüzün farkını nasıl gece ve gündüz gibi anlatıyor. Günümüz yıldızları daha 25’li yaşlarda ödülden ödüle koşup, sakatlık nedir bilmez, fiziki olarak biyonik, medya ve sponsorların vazgeçilmezleri iken; kariyerinde 1000 golü geçmiş 3 Dünya Kupası sahibi Pele hayatında ilk kez bir FIFA ödülü alıyor. 

Eski tüfekler içlerinden diyorlardır, 2000’li yıllarda oynamak varmış… Biz futbol sevdalıları ise içlerinden diyor ki o yıldızları bugünkü teknoloji ile izlemek de varmış. 

Herhalde o zaman sevdamızın yükselerek arşa değerdi belki başı, ee hiç de fena olmazdı.

Bununla ilgili Simon Kuper’in güzel bir yazısı yayınlandı Financial Times’ta… Dileyenler aşağıdaki linkten okuyabilirler…

(http://www.ft.com/cms/s/2/43052abe-78c1-11e3-a148-00144feabdc0.html)

Herkese sıhhat ve spor dolu bir hafta diliyorum…

Günün Sözü:

Zlatan’ın Dortmund Koçu Klopp ile yaptığı konuşma

Zlatan: Beni ne zaman Dortmund’a getireceksin?

Klopp: Bunun için önce tüm takımı satmam lazım



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar