İçime Sinmiyor!!!
İlginç bir ülkede yaşadığımız belki de bu ülkede herkesin üzerinde uzlaştığı yegane husustur.
Ülkenin, çevresindeki hiçbir ülke ile arası yokken, hatta iki tanesinin sınırları içinde askeri varken; dört ay önce kalkışmayı bastırmışken, ve her gün teröre karşı savaş verirken, başka gündem yokmuş gibi hep aynı konunun ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesi sadece bu ülkede görülebilecek bir durumdur.
Peki nedir o gündem: Milli takım!!!
Milli takım maalesef öyle bir hale geldi ki, lobiciliğin merkezi oldu. Öyle bir ortam oluştu ki, takım direktörü oynanmış ve kazanılmış bir maçtan sonra çıkıp basına, bu takım seçiminin hoşuna gitmediğini, içine sinmediğini belirtiyor ve yine siyaset maçın önüne geçiyor. Yine futbol hikayeleri konuşacağımıza kaos konuşuyoruz.
Bundan büyük rezalet olamaz!!!
Araya kırılamayacak adamlar giriyor ve yelkenler suya iniyor. Arda sayesinde diğerleri de takıma çağrılıyor. Hadi diyelim Arda, Emre abisini araya soktu; peki diğer adamlar ne yaptı da geri döndü? Türk milletinden özür dilemesi gerekenler, o günden beri özür şurda dursun bir de ortaya çıkıp kendilerini haklı gösterirken, biz de oturduk cmtsi akşam hiçbir şey olmamış gibi tiyatroyu seyrettik.
Öte taraftan devletin yandaş kanalları olan TRT ve ASpor'da anti-Terim söylemlerinin doruk noktasına çıkması da tamamen bir algı yönetimidir. Terim'in, haklı bulduğum, tabiri ile yanındayken ceketlerinin düğmesini açmaya cesaret edemeyecek adamlar görsel ve yazılı medyaya çıkmış, Terim'e sallıyorlar.
Teknik olarak eleştirmek başkadır, insanlara sebepsiz bel altı saldırmak başkadır. O zaman adama sorarlar, yıllarca neden ekibinde yardımcı hoca olarak çalıştınız ya da Antalyaspor'da 3. kaleciyken, tribünde çekirdek çitlerken milli takıma seni çağıran adama, şimdi ne oldu da sallamaya başladınız?
Maalesef bu işler Türkiye'de hep böyledir. Bir mevkideyseniz her zaman belinizin altına çalışırlar. Adınız Ersun Yanal ise Hakan Şükür ile sizi vurup Terim'i; Abdullah Avcı ise Selçuk İnan ile vurup yine Terim'i, Fatih Terim ise Arda Turan ile vurup başka bir hocayı getirmeye çalışırlar. Bu 'kocaman' bir tiyatrodur ve senaryo aynı kalırken oyuncular farklıdır.
Böyle gelmiş, böyle gider...
İşte böyle bir ortamda Türk futbolunun yayın ihalesi şartnamesi açıklandı. Okuduktan sonra şunu düşündüm: Nasıl hocanın içine çağırdığı oyuncular sinmiyor ise, bu kadar büyük ve rezil bir tiyatro için 495 mio USD fiyat biçilmesi de benim içime sinmiyor. Nokta.
Herkese sıhhat, akıl, huzur ve spor dolu bir hafta dilerim...
geri
