Sabır

Sabır


1993 yılında Sir Alex Ferguson, dünya piyasasına Neville kardeşler, Scholes, Butt ve Beckham'ı sunduğunda bu adamları futbol pazarında tanıyan pek fazla kimse yoktu.

O tarihte Manchester United, Cantona, Robson, Irwin, Sharpe gibi ağır toplardan oluşuyordu ama oyun ve sonuç olarak elde var sıfırdı.

Yeni yetişen gençler Şampiyonlar Ligi'nde bir GS maçı ile yüksek seviye kariyerlerine start verdiler ve 2008 yılındaki 2. CL şampiyonluğu ile bu yolda finish çizgisini gördüler.

Bu bir yatırım ve sabır meselesiydi, taraftarlar Sir Alex 'e sabır gösterdi ve sonunda mutlu oldular.

Benzer bir durum Türk milli takımı için geçerli şu anda ve geleceğe umutlu bakıyoruz. Belki yeni çağrılan adamların birçoğunu tanımıyor insanlar ama hiç kimse doğuştan tanınmıyor. Herkes bu yollardan geçerek bir kariyer sahibi oluyor. 

Şu anda Türkiye'nin kaybedecek çok bir şeyi yok zira Euro 2016'da da görüldüğü gibi standart takım zaten kötü ve bundan daha kötü olamaz.

Bu sebepten yeniliklere karşı açık olmamız ve bu kabuk dönüşümüne tahammül göstermemiz gerekir.

Hırvat maçını da izledikten sonra mücadelenin olumlu ama gelecek için ihtiyatlı olmamız gerektiğini düşünüyorum . Bu takımı kapanan takımlara karşı iç saha maçlarında izledikten sonra daha sıhhatli yorumlayabiliriz.

Bu yolda bizim en önemli düsturumuz 'sabır' olacaktır ve olmalıdır.

Herkese sıhhat, akıl, spor ve huzur diliyorum.

 

 

 



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar