Seyrantepe Belediyespor
“Hedefimiz İngilizler gibi toplu halde futbol oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, Türk olmayan takımları yenmektir.”
Ali Sami Yen ve arkadaşları 1905 yılında Galatasaray’ı kurduklarında kulübün ana düsturu yukarıdaki cümle iken, bundan 110 yıl sonra kulübü idare edenlerin bu vizyondan sapma konusunda bir gayret ve atalet içinde olması kaygı ve hayret ile izlenmesi gereken bir konudur.
Önceki yönetimlerin kulübü finansal olarak sarstıkları aşikardır ama bu kulüp hiçbir zaman vizyonsuz kalmamıştır.
Bu sözlerimin, rakiplerin yaptığı transferler ile alakası yoktur, bu takım geçmişte 8-10 tane kiralık oyuncu ile de rakiplerini en iyi ve pahalı zamanlarında alt etmiştir, ama Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılım payı varken, geçen sene tüm Avrupa’ya kötü bir reputasyon verilmişken, kafaların farklı çalışması gerekmektedir.
Bu takım Galatasaray’dır, Seyrantepe Belediyespor değildir.
Sadece iyi insan, iyi Galatasaraylı olmak yetmez, iyi lider ve yönetici de olmak gerekir. Futbolda iyi insan olmak 5-6 ay işe yarar, sonrasında Demokles sallanmaya başlar, tahammüller çöker, toprağa gömülen savaç baltaları yerlerinden çıkarlar…
Zamanında Hakan Şükür Inter’e gittiğinde, Milano’da gezen Türkler’e, takılıyormuş İtalyanlar ne biçim adam yolladınız bize, golcü diye aldık, gol attığı yok diye.
Türkler de “ama çok iyi çapraz koşar, alan daraltır, çok iyi adamdır” falan filan deyip Hakan’ı savunuyorlarmış…
İtalyanların cevabı çok net bir şekilde; koşuya ihtiyacımız olsa at, iyi adam için de Papa’yı alırdık, bize golcü lazım, olmuş.
Velhasıl, hepimiz iyi insanlarız, yeri geldiğinde mütevazıyız ama önemli olan lider ve vizyoner olabilmek, bunu başarmak için gerekli kudret damarlardaki kanda mevcuttur…
Herkese akıl, sıhhat ve sağlık dolu bir hafta diliyorum…
geri
