Şimdi Ne Yapmalı?

Euro 2016 tamam… Dereyi geçersek okyanus tamam demiştik, başardık… Takım geçmiş başarızlıklar sonucunda, mecburiyetten de olsa, dönüşümüne başladı ve buna devam ediyor. Bu dönüşüm kısmen de olsa ilk aşamada sınavını geçti. Zira eğer amaç turnuvaya katılmak ise, Kasım ayını beklemeden oradayız… Kim ne derse desin, bu bir başarıdır.

Şimdi sıra ve önemlisi bu başarının devamını sağlamaktır. Takım listesine baktığınızda, ‘87 jenerasyonundan daha yaşlı Selçuk, Burak ve Hakan Balta var. Balta haricindeki diğer ikisi de henüz çok yaşlı değiller ve en az 2 turnuva daha görürler. Bu bizim için bir şans ve 2018 Dünya Kupası+Euro 2020 için umutlanmamızı sağlayan bir faktördür.

Takım kadromuz aşağı yukarı önümüzdeki 3-4 sene belli iken, önemli olan oyun seviyemizi birkaç adım öteye çekmektir. Hala kapanan takımlara karşı kilidi açmakta zorlanıyoruz ve futbolun en doğru orantısı burada devreye giriyor, o da; sen ne kadar çok kazanmaya başlarsan, karşında kapanan takım sayısı artar…Net orantıdır bu…Buna çözüm bulamazsak, ancak hedef maçları kazanan baş altı bir takım olur ama hiçbir zaman başpehlivan olamayız.

Bizim bireysel taktiklere, ve takımsal taktiklere önem vererek oynamamız lazım. B ve C planlarımızın olmaz ise ancak duran top ya da kişişel beceri gollerinden medet uman bir takım haline geliriz.

Bizi sevindirecek en önemli konu, bu takımın birlikte oynama sayısı arttıkça, rakibi daha kolay çözebileceği gerçeğidir. Bundan sonra top Fatih Hoca’da ve bu seviyeyi nasıl yukarı taşıyacak göreceğiz.

Bizden bir Almanya çıkmaz belki ama yakın geçmişin Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan’ı ve günümüzün Belçikası gibi her zaman korku ve saygı duyulan bir takım olmamız işten bile değil.

 

Herkese sıhhat, spor, akıl ve huzur dolu bir hafta diliyorum.



geri
Bu gönderiyi paylaş:

Kategoriye ait diğer yazılar